MALUMATI DİNİYE ADLI KİTABIN SUNUM VE KÜNYE SAHİFESİ

Şu anda hızlandırılmış mobil sayfa görüntülemektesiniz.

Haber İçeriği

MALUMATI DİNİYE ADLI KİTABIN SUNUM VE KÜNYE SAHİFESİMuhterem okuyucu.Bu hitabım, problemin önemini belirtmek içindir. Bir metniyayımlama medeni cesaretine sahip olma, zaten hitabaniyetten kaynaklanır.Problemin önemi özel hitabıma sebep oldu. Takdir sizlerindir.1917-1928 yılları arasında faaliyet gösteren ortaokullarınikinci sınıfında okutulan on bir ders kitabının Latinizeçalışmasını, son on yıldır sürdürüyorum. Halen bitmiş de değil.Bu çalışmanın sebebi, Üniversitelerimizin bazı bölümlerindeokutulan “Osmanlıca” derslerinin verimliliğine katkı sağalmakidi. Diğer taraftan da bu kitaplarda kullanılan dil ilezamanımızın dili arasında bir karşılaştırma imkânı sağlamaktı.Başka bir açıdan da o zamanın eğitim ve öğretim anlayışıylagünümüzün anlayışları arasındaki farkların sezdirilip yararlıgörülenlerden tekrar yaralanmayı sağlamaktı. Çalışmamın,bunlardan hepsine olmasa da bazılarına yarayacağına olanümidimi hiç kaybetmedim.İnsanı değerli kılan sahiplendiği, yaşadığı ve diğerlerinin deyaşaması için çaba sarf ettiği inancı (İslâm)dır. Bu inanın sahibiolan ecdadımızın, 1683 yılında karşılaştığı ikinci Viyanakuşatması bozgunundan beri gayr-i Müslim dünyadangördüğü hakaret, zulüm, işkence, saldırı, katliam v.s.yetmezmiş gibi son zamanlarda İslâmı’ın amentüsünü debozmak için gayret edenlerin, İslam inancının temellerinisarsabilmek için akla hayale gelmeyecek tezviratlarınıyaymaya son derece önem verdikleri gözlerden kaçmıyor.Bunu temin edebilmek için İslam bilginlerine iftiralardabulunuyorlar. Bunlar da yetmezmiş gibi PeygamberimizHazret-i Muhammed Mustafa(SAV) efendimizin sözlerineşüphe düşürmekten, itibarsızlaştırmaya çalışmaktan hiççekinmiyorlar. Hadis-i şeriflere şüphe düşürmeyibaşardıklarında da Hadis-i şeriflerin sadır olduğu efendimizehücum edecekler. Burada da başarı gösterdiklerineinandıklarında, KUR’AN-I Kerim’e hücum edecekler. Bütün bukötülüklerini, bizden gözükerek yavaş yavaş yapmayıplanlıyorlar. Yediden yetmişe hepimizin gaflet uykusundanuyanması gerekiyor.Öyleyse 1919 yılında, zamanın okullarında, okutulan dinderslerinin içeriğini anladığımızda zihnimizin daha berrakolacağına inandığım için “MA’LÛMÂT-I DİNİYE”(Din Bilgileri)adlı kitabı, bölümler halinde, pek muhterem okuyucularımınkabulüne takdim ediyorum. Orijinalinden koparmadananlaşılmayı sağlamak için gerekli kelimelerin sadeleşmişini deberaberinde parantez içinde vereceğim. Bir kelime anlaşılmazise konu bağlamından çıkar, anlaşılma imkânsız olur. Buçalışma, gazetemizde56 gün bölümler halindeyayımlanacaktır. Fayda sağlayacağı ümidiyle…ŞAKİR ALBAYRAKEMEKLİ EDEBİYET ÖĞRETMENİBİRİNCİ BÖLÜM1MUVAZZAHMALUMÂT-I DİNİYEDevre-i mutavassıta ) ikinci sene - Dördüncü kısım - dördüncü Tab’EserMuallim ErşedMa’arif-i Umûmiye Nezâreti celilesince müfredât(program)ına tevfîkân tertîb edilmiş ve Nezâret -imüşârunileyhâ tarafından( bilcümle) mekâtib-i İbtidâiyede(tedrîs edilmek üzere kabul buyurulmuştur.____________________________________________Münderecât: Efa’l-i mükellefin –Abdest ve tahâret hakkındaîzâhât- teyemmüm-mesh evkât-ısalât- evkât-ı mekruke – ezan ve ikâmet –Şurût u erkân-ı salât– namazın farzları,vacibleri, sünnetleri- namazı ifsâd eden şeyler- namazdamekrûh olan ef’âl – cema’tle namazınahkâmı- imam ve muktedînin ahkâmı- Cum’a ve bayramnamazları – Hutbe- terâvîh namazı-salât-ı müsâfir- namz-ı kazâ – Secde-i sehiv îcâb eden ahvâl-Secde-i tilâvet- Cenâzenamazı-menâkıb ve şemâil-i seniyye-i NebevviyeİstanbulŞirket-i Mürettebiye matba’asında tab’ olunmuştur.-- İFÂDE –Sa’adet-i mutlakanın menbâ-ı yegânesi bulunan din-i Mübin-iİslam’a aid mesâil-i mühimmeyi ve ibretâmiz menâkıb-ışerîfeyi tâleb-i ilm ve irfân olan şevketli vatan evlâtlarının seveseve okuyarak dimağ saflarına kolaylıkla nakş etmelerinite’mîn etmek niyet-i halisâsiyle müstaînen biteîk-i teâlâ İş bu(muvazzah ma’lûmât-ı diniye)nâm ilm-i hal kitâbını gâyet açıkve sâde bir lisân ile cem’ ve tertîbe nâçizâne çalıştım.Me’huzüm kütüb-i mu’tebere-i İslâmiye ,rehberim yigirmisenelik tecribe-i ta’limiye, maksadım ise evlâd-ı vatanaâcizâne bir hizmet-i diniyedir.Acz ve noksanım eseri olarak vekuvve-i melhuz olan hatâ venevakısın tashîh ve ikmâlinierbab-ı fazıl ve kemalden temenni eylerim.Veminallahil tevfîkKadıköy Mekteb-i sultânîsi Ma’lûmât-ı Diniye mu’allimiElhac Hâfız Mehmet Erşed.Ma’lûmât-ı Diniye 4.SahifeBismillahirrahmanirrahimElhmdülillahi Rabbil âlemin Vesselatu veselamu ala seyyidinaMuhammedin ve ala âlihi Ve eshabihi ecmainEF’ÂLİ MÜKELLEFÎN (Kulların Fiilleri)Her akîl baliğ olan müslümânın îmân ve i’tikâd es’elelerindensonra evvelâ yapacağıişin ne olacağını öğrenüb bilmesilâzımdır.Akîl demek: Sözünde ve işinde doğruluk ciheti gâlib olankimse demektir.Baliğ demek: On iki yahut on beş yaşını bitirenkimse demektir. Akîl ve baliğ olanlar Cenab-ı Hakk’ın veHazret-i Peygamber efendimizin emirlerini tutmakla (mükellef) yani borçludur.Akîl baliğ olanların işlediği işlere ( Ef’al-i mükellefîn ) denir.Ef’al-i mükellefîn sekiz türlüdür: 1- Farz,2- vacib, 3-Sünnet,4-müstehab,5-Mübah, 6-Haram, 7- Mekruh 8- müfsiddir.Farz; Allah Teâlâ hazretlerinin kat’iyyen ve sarâhaten emirbuyurduğu şeylerdir.Farz iki türlüdür: 1-Farz-ı ayın, 2-Farz-ı kifâye.Farz-ı ayın: Her (mükellef) kimsenin bizzat onu işlemesi farzolan şeyledir.Vaktiyle işleyemese bile borcundan kutulamayub sonradanödemek, işlemek lazımdır:Anaya, babaya ita’at etmek, günde beş vakit namaz kılmak, ramazan orucunu tutmak, zekâtvermek, hac etmek ve sâir farz-ı ayın olan emirler gibi.Farz-ı kifâye: Herkesin işlemesi farz olduğu halde bazı Müslümanların işlemesiyle diğerlerinden sâkıt olan farzlardır: Cenâze namazı kılmak, yüksek sesle okunan Kuran-ı Kerîmi dinlemek, Hak yolunda muhârebe etmek, Hâfız-ı Kur’an olmak ve sâir farz-ı kifâye olan emirler gibi.Farzı işlemeyenler cehennem azâbına lâyık olduğu gibi farz olduğunu inkâr edenler“Neu’zü billâh” dinden çıkar, ya’ni dinsiz olur.Vâcib: Bu dahi Allahütealâ hazretlerinin emr-i şerifidir. Bu emr-i şeriflerde sarâhat-ı kat’iye bulunmadığı içün “vâcib” tabir olunmuştur. Vitr namazı kılmak, bayram namazlarını kılmak, ramazanda sadaka-i fıtr vermek, kurban bayramında kurban kesmek vesâir vâcib olan emirler gibi.Vâcibi işlemeyenler de ”cehennem” azâbına lâyık olur. Lâkin İstifâf etmedikceinkârı dinsizliği mucib olmaz.Sünnet: Peygamberimiz Hazret-i “Muhammed Mustafa”Sallalahütaâlaaleyhivesellem efendimizin işlediği ve bize işleyin diye emir buyurduğu şeylerdir.Sünnet dahi iki türlüdür: 1-Sünnet-i müekkede,2 – Sünnet-i gayr-i müekkede. Sünnet-i müekkede - Her zaman devâm üzre işleyeceğimiz sünnetlerdir: Namazı cema’atlekılmak, Abdestde misvak kullanmak, çocuklar sünnet olmak ve sâir sünnet-i müekkede olanemirler gibi.Sünnet-i müekkedeyi terk eden cehennem azâbına lâyık olmazsa da yev m-i kıyâmet de tekdîr olunmağave Resulullah efendimizin şefâ’atinden mahrûm kalmağa lâyık olur.Sünnet-i gayr-i  müekkede: Ba’zı def’a terk olunabilen sünnetlerdir. İkindi namazının sünnetini,yatsu namazının ilk sünnetini kılmak, sağ el ile yemek ve içmek ve sâir sünnet-i gayr-i müekkedeolan emirler gibi.Müstehab: Peygamberimiz efendimizin Ba’zı def’a işlediği ve işleyene sevâb vardır diye teşvîk buyurduğu şeylerdir. Buna “mendûb”ve “edeb “ dahi derler. müstehabı terk edene günah yok ise de işleyen Hazret-i peygamber efendimizi hoşnûd eder: İbâdetlerde olan âdâbıyerine getirmek, nâfile namaz kılmak, mübârek günlerde oruç tutmak, fakirlere sadaka vermekve sâir müstehab olan şeyler gibi.Farz ve vâcib olmayub da sünnet ve müstehab olan fazîletli şeylere umûmî bir tâbir ile“nâfile” nâmı verilir.Mübah: işlemesinde ve terkinde sevâb ve günah olmayan işlerdir:  Yemek, içmek, uyumak,oturmak, gezmek ve sâir mübah olan şeyler gibi.Haram: Allahü Ta’âlâ hazretlerinin işlemeyin diye kat’iyen ve sarâhaten nehy buyurduğuşeylerdir: Anaya, babaya âsî olmak, şarâb içmek, adam öldürmek, hırsızlık etmek, yalan söylemekve sâir haram olan şeyler gibi. Haramı irtikâb edüb işleyen cehennem azabına lâyık olur.Harâmı helâl i’tikâd eden ve iyidir diyen “neûzu billah “ dinsiz olur.Mekrûh: Peygamberimiz efendimizin sevmediği bize işlemeyin diye nehy buyurduğu şeylerdir:Namazda gözünü yummak, ayakta iken abdest bozmak, tütün içmek ve sâir mekrûh olan şeyler gibi.  Mekrûh işleyen yevm-i kıyâmette tekdîr olunmağa ve şefaat-i peygamberiden mahrûm kalmağa lâyık olur.Mekrûha (kerâhet-i tenzihiye) dahi derler.Bir de (kerâhet-i tahrîmiye ) vardır ki harâma yakın olduğu içün işleyenler cehennem azabınalâyık olur: Vâcib olan emirleri terk etmek gibi.Müfsid:   İbâdet gibi hayırlı olan işleri bozan şeylerdir: Abdestli iken bir yerindenkan akmak, namazda iken söz söylemek, oruçlu iken bir şey yemek ve içmek gibi.Bu beyân olunan ahkâma bu sûretle i’tikad eder inanırım. Ve güzel amelleri işleyerek Cenab-ı Hakk’ın rızâsını tahsîle çalışırım.İ’tikadda mezhebim (ehl-i sünnet ve cema’at)) mezhebidir.Peygamberimiz efendimiz ile ashâb-ı Kirâmın i’tikadları üzre i’tikad ederim.Amelde mezhebim (İmam Azam Ebu Hanife)mezhebidir.Ya’ni İmam Âzâm Hazretlerinin Kuran-ı Azîmüşşandan ve hadis-i şeriflerden anlayubçıkardığı ahkâm-ı ameliyede kendisini imam edinerek beyân buyurduğu mesâil-i diniyeyi kabul ettim ona göre amel ederim.Amelde imâmımızın lakabı : (İmâm Âzâm, künyesii:(Ebu Hanife),İsmi : (Numân Bin Sâbit)hazretleridir. Rahimehullahu Ta’âlâ. _______________________ SÜALLERÂkîl ve bâliğ olanlara ne lâzımdır? Akîl, bâliğ ne demektir? Mükellef ne demektir? Efâ’l-i mükellefîn ne demektir? Efâ’l-i mükellefîn kaçtır? Farz ne demektir? Farz-ı ayın, farz-ı kifâye ne demektir? Ne gibi şeylerdir? Farzı işlemeyen ne olur? İnkâr eden ne olur? Vâcib ne demektir? Ne gibişeylerdir? İşlemeyen ne olur? Sünnet ne demektir? Sünnet-i müekkede ve gayr-i müekkedeyi anlatınız,,müstehab ne demektir? Mübah ne demektir? Harâm ne demektir? Ne gibi şeylerdir? Harâm işleyen ne olur?Harâmı helâl i’tikad eden ne olur? Mekrûh ne demektir? Ne gibi şeylerdir? Kaç türlüdür? Müfsid ne demektir? İ’tikadda mezhebimiz nedir? Amelde imâmımızın ismi nedir? ______________________         “Abdest ve Tahâret Hakkında izâhât”    TAHÂRETTahâret ya’ni temizlik imandandır. Temizlik olmayınca Müslümanlık temel tutmaz. Dinimiz bize temizlik ile emr ediyor. Oturacağımız yeri, üstümüzü, başımızı, vücudumuzun her yerini da’imâ temiz tutmamızlâzımdır. Bunun içün icâb etmediği halde bile haftada bir kere baştan ayağa kadar yıkanmakMüslümanlara sünnet kılınmıştır.Bundan ma’ada günde beş vakit namaz içün “abdest” almak lüzümunda baştan ayağa kadar yıkanmak, eğer su yok ise kalbimizi temizlemek içün temiz toprak ile “Teyemmümetmek tahâret-i şer’iyye ile bize farz kılınmıştır.Baştan ayağa kadar yıkanmağa “ gusl “ ta’bîr olunur.ahirine kadar abdest alub namâz edâ edinceye kadar abdesti tutamayan kimseye (sâhib-i özür)denir.  Eğer tam bir namâz vaktinin içinde özründen bir şey zuhûr etmezse sâhib-i özür olmaktan kurtulur. Sâhib-i özür olan kimsenin özrü bir vaktin içinde abdeste zarar vermez. Lâkin özrü kesilüb de başka sebebbten nâşî abdest aldıktan sonra özrü tekrâr zuhûrederse abdesti bozulur.Sâhib-i özrün abdesti vakit çıkdıkca da bozulur. Bunun içün her namâz vaktinde abdest almalıdır. Vakit çıkıncaya kadar o abdest ile istediği namâzı kılabilir.Sâhib-i özür olan kimse özrü kesildiği vakit hemen abdest alub mestlerini giyebilirse sağlam kimse gibi mukîm ise bir gün bir gece, müsâfir ise üç gün üç gece mesh eder. Eğer özrü hâlinde giyer ise giydiği vakit çıkınca meshinmüddeti de tamam olur. Abdesti de bozulur.Yara ve kırık ve çıkık sargılarını çözüb alt tarafına su sürmede zarar olacağı mâ’lûm olursa abdest alırken sargı üzerine mesh etmek câiz olur. Sargının bağlandığı vakit abdetsli olmak iktizâ etmez.Bir ayağı sarıgılı olub üzerine mesh ederek o bir ayağındaki meshin üzerine de mesh etmek câiz olmaz, yıkamak lâzımdır.Bir ayağının parmakları ve üstü kesilmiş olub yalnız topuk ve ökcesi olan kimse ayağının mesh mahâlli olmadığı içün o ayağını yıkaması ve o bir ayağına giydiğimesti dahi çıkarub o ayağını da yıkaması lâzımdır. Ya’ni her iki ayağını da yıkamak lâzımdır.Yalnız bir ayağı olan kimsenin o ayağına giydiği mestin üzerine mesh etmesi câizdir. ----------- SÜALLERSâhib-i özür ne demektir? Sâhib-i özür olmaktan ne vakit halâs olunur? Sâhib-i özrün abdestine vakit bozulur? Sâhib-i özür mest üzerine mesh edebilir mi? Ederse ne vakit tamam olur?Yara kırık ve çıkık sargılarına mesh etmek nasıldır? Bir ayağı sargılı yâhud noksan olan kimse diğer ayağındaki meste mesh edebilir mi?-16-     EVKÂT-İ SALÂTHer gün beş vakit namâz kılmak üzerimize farz olmuştur.Onlar da: Sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsu namazlarıdır.Bu namâzları vakitlerinin içinde edâ etmek şarttır. Vakit çıktıktan sonra kılınırsa kaza edilmiş olur.Sabah namâzının vakti: Etrâf-ı Semânın açıldığından i’tibâren Güneş doğuncaya kadardır.Öğle namâzının vakti: İmam Âzâm Ebu Hanife Hazretlerinin indinde Güneş’in zevâlinden sonra ya’ni her şeyin gölgesi kısalmakta nihâyet bulduktan sonra uzamağa başlamasından İ’tibâren gölgesi o şeyin iki katı oluncaya kadardır.İmâm Âzâm efendimizin diğer rivâyetine şakirtleri İmâm Ebu Yusuf ve İmâm Muhammed’e göreher şeyin gölgesi o şeyin bir katı oluncaya kadardır.İkindi namâzının vakti: Her iki rivâyete göre öğlenin vakti tamam olduğundan i’tibâren ya’ni her şeyin gölgesi bir katı ya’hud iki katı olduğundan i’tibâren Güneş batıncaya kadardır. Akşam namâzının vakti: Güneşin battığı yerden beyazlık gâib oluncaya kadardır.Yatsu namâzının vakti: Güneşin battığı yerden beyazlık gâib olduğundan i’tibâren sabah namâzının vakti girinceye kadardır.Vâcib olan “vitr” namâzının vakti dahi yatsunun vaktidir. Lâkin yatsunun farzıİkmâl olunmadıkça kılınmaz.Bu beş vakit namâzı muayyen olan vakitten çıkarmak câiz değildir. ------------------------- SÜALLERÜzerimize kaç vakit namâz farz olmuştur? Sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsu, vitrnamâzlarının evvel ve âhir vakitlerini beyân ediniz? EVKAT-ı MEKRÛHENamâz kılmak içün muayyen vakitler olduğu gibi mekrûh vakitler de vardır. Üç vakit-17-vardır ki bunlarda kılınan namaz sahih olmaz: 1 – Güneş doğmağa başlamasından itibaren birmızrak boyu yükselinceye kadar, 2 – Güneş tam zevale geldiği vakit, 3 – Güneşbatarken. İşte bu üç vakitte farzdan, vacipten, nafileden hiç bir namaz sahih olmaz.Hatta sabah namazı kılarken selam vermeden güneş doğuyorsa o namaz sahih olmayıpGüneş bir mızrak boyu çıktıktan sonra kaza etmek lazım olur.Yalnız o günün “ikindi” namazının güneş batarken kılınması sahih olur ise deKerahat-i Tahrime ile mekruh olur. Bununla beraber kazaya bırakmaktan ise kerahat vaktinde dahiolsa yine eda etmelidir.Bu üç vakitten başka üç vakit daha vardır ki bunlarda farz olan kaza namazlarıkılınabilirse de “nafile” namazları kılmak kerahat-i tahrime ile mekruhtur.Bu üç vakit şunlardır: 1 – Sabah namazının vakti, 2 – İkindi namazınınfarzından sonra güneş batıncaya kadar, 3 – Güneş battıktan sonra akşam namazınınfarzından evvel.Bunlardan yalnız sabah namazının vaktinde sabah namazının sünneti kılınır. Başka nafilekılmak mekruhtur.-----------------------SÜALLERHangi vakitlerde namaz kılmak sahih olmaz? Güneş batarken hangi namaz kılınabilir? HangiVakitlerde nafile namaz kılmak mekruh olur?--------------------------------EZAN ve İKAMETBeş vakit farzların edasında ve kazasında erkek hakkında ezan ve ikamet sünnet-i müekkededir.Ezan, vaktin geldiğini ilân için ve ikamet ise farza başlamak zamanının geldiğinibildirmek için sünnet olmuştur.Namaz cemaatle kılındığı takdirde ezan ve ikamet yalnız cemaatten biri tarafından okunur.Bunları okuyana “müezzin” derler.Yalnız kılan her erkek bunların ikisini de okur.Muvazzah Malumat-ı Diniye18Kadınlara namazı cemaatle kılmak sünnet olmadığı için ezan ve İkamet de sünnet değildir.Ezanı şöyle okurum: Evvelen ayağa kalkar kıbleye dönerim şahadet parmaklarımı kulaklarımınkoyarım. Sonra şu kelimat-ı şerifeyi aralarında azacık durarak okurum.“Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber. Eşhedü en lâ ilâhe illallahEşhedü en lâ ilahe illallah. Eşhedü enne Muhammeden Resulullah. Eşhedü enne Muhammeder Resulullah. Hayyalesselâh hayyalesselâh. Hayyalel felâh hayyealelfelâh. Allahu ekber allahu .Ekber Lâilâhe illallah”( Hayyalesselâh ) derken yüzümü sağıma ve “Hayyalelfelah “derken solumadöndürürüm. Ve eğer minarede okur isem bunları minarenin sağına ve soluna geçerek okurum.Eğer sabah ezanı ise “Hayyalel felahtan” sonra iki kere “Esselâtü hayrun minennevm “derim.İkametin kelimatı dahi ezan gibidir. Ancak “hayyalel felah” tan sonra iki kere“Kad kametüsselah “denir ve kelimelerin arası kesilmez, ezan gibi ayakta ve kıbleye karşı okunur.-------------------SÜALLEREzan ve ikâmet nedir? Ne içindir? Kimler okur? Kadınlara ne için sünnet değildir? Ezanı nasıl okursunuz İkametin ezandan farkı nasıldır?----------------------------------------ŞURÛT U ERKAN-I SALATNamaz kılan kimse huzur-u Hak’da demek olduğundan son derece tâzîm ile kılmaklazımdır. Bunun için namaza durmadan evvel yapılacak hazırlıklar vardır ki namazın dışındaolduğu için bunlara namazın şartları tâbir olunur.Namazın şartlar yedidir: 1 – Hadesten taharet ,2 – Necasetten taharet, 3 – Setr-iavret, 4 – İstikbal-i kıble, 5 - Vakit, 6 – Niyet, 7- TahrîmeTahrîme ile namaza başladıktan sonra beş şeyi daha yaparız ki namazın içinde olduğu içünbunlara namazın rükünleri tâbir olunur -19-Namazın rükünleri beştir: 1 – Kıyam, 2 – Kıraet, 3 – Rükû, 4 – Sücud, 5 – Kade-i ahre.Gerek şartlar ve gerek rükunlar farz olduğu için bunların mecmuna birden “ namazınfarzları “ tabir olunur. Bunların mecmu on iki eder. Sırasıyla bir daha sayalım.Namazın mecmu farzları: 1 – Hadesten taharet, 2 – Necasetten taharet,3 – setr-i avret, 4 – İstikbal-i kıble,5 – vakit,  6 – Niyet, 7 – Tahrime, 8 – Kıyâm, 9 – Kıra’et, 10 – Rükû, 11 – Sücud, 12 – kade-i ahirede teşehhüt miktarıoturmak. ---------------------- SÜALLERNamazın şartları ne demektir? Namazın şartları kaçtır? Rükun ne demektir? Namazın rükunları kaçtır?Namazın farzlarını tamamen sayınız? ------------------------------------------ İZAHAT1 – Hadesten taharet: Abdesti yok ise abdest almak, cünüb ise gusl etmek,eğer su bulamazsa yahut suyu kullanamazsa abdest ve gusle bedel teyemmüm etmektir. Abdest,gusl, teyemmüm yukarıda hadesten taharet bahsinde îzâh edilmiştir.2 – Necasetten tahâret vücudunda ve libasında ve namaz kılacağı yerde namaza mani  olacak kadar necaset var ise temizlemek demektir.Necasetin envaiyle nasıl temizleneceği yukarıda bahs-i mahsusunda îzah edilmiştir.Necasetin namaza mani  olacak miktarı: Necaset-i hafifeden, bulaştığı vücudun yahut libasın üstünde dörtte biri kadar olursa namaza manidir, temizlemek farzdır. Daha az olursa yine temizlemek iyidir. Necaset-i galizadan eğer sidik ve şarab gibi mayi yani sulu ve akıcı ise el ayasından ziyadesi ve eğer katı necaset ise dirhemden ziyadesi gerek hepsi bir yerde olsun ve gerek başka başka yerlerde bulunsun namaza mani  olub temizlemek farzdır.İnsan kendi necasetinden dahi ziyadesiyle sakınmalıdır. Bunun içün gerek abdest hanede  -20-ve gerek başka yerde abdest bozduğu zaman iyice dikkat etmelidir ki vücuduna ve yahut libasına necaset ve idrar bulaşmasın.Büyük abdest bozduktan sonra su ile temizlenmek lâzımdır.Eğer su bulamazsa taş yahut bez parçasıyla necaseti azaltmak caiz ise de bu hususta kağıt parçası kullanmaktan son derece sakınmak icab eder. Küçük abdest bozduktan sonra dahi acele etmeyip geriden idrar sızıntısı gelmeyeceğinden emin oluncaya kadar beklemeli ve idrarın vücuda yahut libasa bulaşmamasına da son derece dikkat etmelidir. ---------------------- SÜALLERHadesten taharet ne demektir? Necasetten taharet ne demektir? Ne kadar necaset namaza manidir?Küçük ve büyük abdest bozan kimse nasıl temizlenmelidir? ___________________________3 – Setr-i avret: Namazda görünmesi caiz olmayan azayı örtmek demektir.Erkeklere göbeği altından diz kapağı altına kadar örtmek farzdır.Kadınlara: Yüzünden ve elinin içiyle ayaklarından mada her tarafını örtmek farzdır. Cariyeodalık cinsinden olan kadınlara baş ve kol ve bacaklarından mada mahallerini örtmek farzdır.Namazda görünmesi caiz olmayan bir uzvun dörtte biri açık olursa namaza manidir,eğer namazda açılırsa hemen kapamalıdır. Kısa bir rükun eda edecek kadar açık kalırsa namaz fasit olur. ___________________SÜALLER Setr-i avret ne demektir? Erkeklere ve kadınlara nerelerini örtmek farzdır? Ne kadar yer, ne kadar zaman açılırsa namaz fasit olur? ___________________________________4 – İstikbâl-i kıble: Namazda kıble tarafına doğru dönmek demektir. Kıblemiz ”Kâbe-i Şerife”dir. Kâbe- i Şerife (Mekke-i Mükerreme) dedir. Orada bulunub da “kâbeyi görerek21namaz kılanlar (Kâbe)nin kendisine doğru dönmelidir. Kâbe’yi görmeyerek namaz kılanlarnerede bulunursa bulunsun (Kâbe)nin olduğu tarafa doğru dönmelidir.Eğer namazda göğsünü kıbleden çevirirse namaz fasid olur.Kıblenin ne tarafta olduğunu bilmeyen ve soracak kimse bulamayan Müslüman kalbiyle kıble tarafını aramalıdır. Aradıktan sonra aklı hangi taraf olduğuna hükmederse o tarafa doğru dönerek namaz kılmalıdır.Namazın içinde iken hatası zahir olsa yahut aklı başka tarafa hükmetse namazı bozmayarak namaz içinde o tarafa dönüp namazı ikmal eder.Kıbleyi aramadan namaza durup da namazın içinde hatası zahir olsa namazı fasit olur. Namazı bitirdikten sonra kıbleye rast geldiğini anlayamazsa yeniden arayıpaklının kestiği tarafa dönerek kılmalıdır.Ve eğer namazı bitirdikten sonra kıbleye rast geldiğini anlarsa namazı sahih olup iadesi lazım olmaz .Ve eğer kıbleyi aradıktan sonra aklının hükmettiği taraftan başka tarafa dönerek kılarsa kıbleye rast gelse dahi namazı caiz olmaz, yeniden kılmak lazımdır.Birkaç kimse kıblede şüphe etseler herkes aklının kestiği tarafa dönerek yalnızcakılar. Reyleri kıble cihetinde birleşenler namazı cemaatle kılarlar. ---------------- SÜALLERİstkbal-i kıble ne demektir? Kıblemiz neresidir? Nerededir? Kıbleye nasıl durmalıdır? Kıblenin ne tarafta olduğunu bilmeyen kimse nasıl namaz kılar? İzah ediniz. Kıblede şüphe eden bir kaç kimse olursa nasıl namaz kılarlar? ______________5 – Vakit: Her namazı şer’an tayin olunan vakitte kılmak demektir. Beş vakit namazınVakti muayyenleri yukarıda (Evkat-ı salat) bahsinde izah edilmiştir.6 – Niyet: Kılacağı namazın hangi namaz olduğunu kalbiyle mülahaza ve tayin etmek ve cemaatlekılıyorsa imama uyduğunu dahi kast etmek demektir.-22-niyeti lisanen söylemek müstahaptır.Namaza niyeti şöyle ederim: Mesela: Sabah namazının farzını kılarken (Niyet ettim Allah Teâlâ’nın rızâ-i şerifi için sabah namazının farzını kılmaya, döndüm kıbleye uydum şu imama )derim.Beş vakit namazın farzlariyle vitr namazında ve cuma ve bayram namazlarında ve kaza ve nezir namazlarında niyet ederken namazın ismini söylemek de lazımdır. Sair namazlarda söylemeyerek yalnız  ( niyet ettim AllahuTea’la’nın rıza-i şerifi içün namaz kılmağa) demek kafidir. Tayin ederek söylese de olur.Nezir -  Bir sebepten dolayı Cenab-ı Hakk’ın rızası için namaz, oruç, kurbangibi hayırlı şeyler adamağa (nezir) tabir olunur ki bunu nezir olunduğu veçhile icra etmekvacibdir. __________________________ SÜALLER Vakit ne demektir, niyet ne demektir? Namaza nasıl niyet edersiniz? Hangi namazın niyetinde tayin lazımdır, nezir ne demektir? ____________________________7 – Tahrime: Allahu Tea’la hazretlerine ancak tazim ifade eden lafızlar ile namazabaşlamak demektir. Bu gibi lafızlardan yalnız (Allahu  Ekber) diyerek başlamak ayrıca vaciptir.Buna (iftitah tekbiri) dahi denir. ___________________________ SÜALLERTahrime ne demektir? İftitah tekbiri ne demektir? _______________________________8 – Kıyam: Namâzda kıra’et esnasında ayak üzre durmak demektir. Farz ve vacipolan namazlar ile bunlara mülhak olan sabah namazının sünneti gibi sünnet-i müekkedeleri özürsüz oturarak kılmak câiz değildir.Hastalık ve sair bir mani’le ayakta durmağa kudreti olmazsa oturarak kılmak caizdir. “MALUMATI DİNİYE” tefrikasının 23.24. sayfaları-23-Oturarak namaza başlandığı zaman ellerini kıyamdaki gibi bağlar ve rüku’u ellerini dizlerine Koyup biraz eğilerek yapar. ________________            SÜALLERKıyam ne demektir? Hangi namazlarda farzdır? Ayakta duramayan kimse nasıl namaz kılar?            ____________________9 – Kıraat: Namazın kıyamında iken Kur’an-ı Kerimden bir kısa sure yahut üç kısa ayet yahu bunlar kadar uzunca bir ayet-i kerime okumaktır.Kıraat: İki rekatlı farz namazlarının yalnız iki rekatında farzdır. O iki rekat hangisi olursa caiz ise de birinci ve ikinci rekatlarda okumak ayrıca vaciptir.Ve her rekatta (Fatiha-i şerife ) okumak da vaciptir.   __________________________ SÜALLER Kıraat ne demektir? Hangi namazların hangi rekatlarında farzdır.         __________________10 – Rüku: Kıra’atten sonra eğilmek demektir. Rükuda baş omuz ve arka ve bel bir hizaya gelinceye kadar eğilmek üç kere (Sübhane Rabbiyel azim) demek sünnettir.  _____________________________ SÜALLERRüku ne demektir? Rüku nasıl yapılır? ______________11 – Sücut: Eğilüb yere kapanmak demektir. Secde yedi aza üzerine yapılır.İkisi ayaklar, ikisi dizler, ikisi eller biri de alın ve burundur. Bu yedi azanın yere dokunmasından secde hasıl olur. Bunun için bir kimse secdede iki ayağını da yerden kaldırsa namazı fasit olur.-24-Secdede üç kere “Sübhane Rabbiyel ala” demek sünnettir.Rüku ve sücuttan aciz olan kimse oturduğu yerde namaza başlayıp biraz eğilerek Rüku ve ondan ziyade eğilerek secdeleri ima ile yapar. Önüne yüksek bir şey koyup da onun üzerine secde etmek mekruhtur. Oturmaya da kudreti yoksa ayaklarınıkıbleye getirip arkası üzre yatarak yahut yüzü kıbleye gelmek üzre yan tarafa yatarak başı ile kudreti olduğu kadar rükuu  ve ondan aşağı secdeleri “imi” yani işaret ile yapar.Buna da kudreti yoksa göz, kaş yahut kalb  ile “ima” edilmez. Artık namaz tehir edilir. Ve kudret hasıl olduğu zaman kaza edilir. _______________ SÜALLERSücut ne demektir? Secde nasıl yapılır? Rükuu ve sücut ima ile nasıl yapılır? _________________12 – Kade-i ahire: Namazın sonunda kelime-i şahadet okuyacak kadar oturmak demektir.Burada “ et tahiyyat “okumak vacip ve salavat dualarıyla başka bir dua daha okumak sünnettir.Bir de üç ve dört rekatlı farzlar ile “vitr” namazında ve dört rekatlı sünnet-i müekkedelerde ikinci rekatlardan sonra oturmak ve yalnız “ et tahiyat” okumak vaciptir. Buna“kade-i ula “ tabir olunur. _____________________ SÜALLERKade-i ahire ne demektir? Burada ne okunur? Kade-i ula nedir? Burada ne okunur? _____________________       NAMAZIN FARZLARINamazın farzları yukarıda beyan ve izah olunduğu veçhile on ikidir. Ancak namazın farzları denince namazın içinde olan rükünler hatıra geliyor.O rükünler de bala da beyan ve izah olunduğu veçhile kıyam, kıraat, rüku, sücut,Kade-i ahireden ibarettir.Malumat-ı Diniye Tefrikamızın 25.26. sayfaları( Osmanlıca kelimelerin yazımı değiştirilmemiştir.) -25-İşte bu farzları sıra tertibiyle yapmak ya’ni evvelâ kıyâm, sonra kıyamda kıra’et,sonra rükû’, rükû’dan kavmeye kalktıktan sonra birinci secde, ve birinci secdeden celseye oturduktan sonra ikinci secdeyi ve namâzın sonunda ikinci secdeden sonra ka’de-i ahîreyi yapmak vâcibtir. Ya’ni namâzın rükünlerini beyân olunan tertib üzre yapmakayrıca vacibtir. Bu tertib imâm hakkında farzdır.Rükû’dan kalkub biraz kıyâmda dur gibi durmağa “kavme” ve birinci secdeden kalkub ka’dede oturur gibi biraz oturmağa celse denir. Bunları dikkatle icrâetmek lâzımdır.Zîrâ tâdil-i erkân bunlarla hâsıl olur. Bunların farz, vâcib, sünnet oldukları hakkında muhtelif rivâyetler vardır.Bu farzları uyanık olarak, ne yaptığını bilerek yapmak ayrıca bir şart olduğundanuyuklayarak yapılan farzlara i’tibâr olunmayub uyku ile yaptığı rüknü namâzı bozmayarak i’âde etmek lâzımdır. İ’âde edilmezse namâz fâsid olur. Yeniden kılmak lâzımdır. Namâzınrükünlerini ya’ni içindeki farzları sünnet ve âdâbiyle yapmağa dikkat etmelidir. ___________________ SÜALLERNamâzın farzları kaçtır? Rükün ta’bir olunan farzları nasıl yapmalıdır? Bir rükûn uyku halinde yapılsa ne yapmalıdır? ________________ ÎZÂHÂTNamaza başlarken tahrîmeyi şöyle yaparım?Ellerimi başparmaklarımın yumuşağa dokununcaya kadar kaldırır ve kendi hâlinde açarakiçini kıbleye çeviririm, ve başımı doğru tutarım, böyle yaparken “Allahu ekber “diyerekellerimi indiririm.Kıyâmı şöyle yaparım:Tahrime ya’ni iftitâh tekbirinden sonra sağ elimin ayasını sol elimin üzerine koyub -26-sağ elimin başparmağıyla küçük parmağını halka gibi ederek sol bileğimi tutarım.Göbeğimin altına koyarım. Ve kalan üç parmağımı kolumun üzerine doğru uzatırım.Vücudumu doğru tutub secde edeceğim yere bakarım. Ve ayaklarımı dört parmak kadar açarak uçlarını kıbleye çeviririm.Kıyâmda kıra’eti ve sâir okunacak şeyleri şu sıfat ve tertîb ile okurum:Kendi işiteceğim kadar dilim ile harfleri mahreclerinden çıkararak evvelâ “Sübhâneke”yi,sonra “ euzü besmele “ ile sûre-i Fâtihâ”yı okuyub “Âmîn” derim.Sonra bir sûre-i şerîfe yahud âyet-i kerîme okurum.Rükû’u şöyle yaparım:Kıyâmdan rükû’a (Allahu Ekber ) diyerek eğilüb parmaklarımı açarak ellerimle dizlerimi tutarım. Ve başım ile arkamı ve belimi düz ederim, ve bacaklarımı dik tutarak topuklarımı birleştiririm. Ve ayaklarıma bakarak bu hey’et üzre rükû’da üç kere (Sübhâne Rabbiyel azîm)dedikten sonra topuklarımı açarak ve (semi’allahulimen hamide ) diyerek (kavme)ye kalkarım.Kavmede (Rabbenâ lekelhamd) dedikten sonra bir tekbîr alarak secdeye giderim.Secdeyi şöyle yaparım:(Kavme) dan secdeye (Allahu Ekber ) diyerek inerken evvelâ dizlerimi, sonra ellerimi,parmaklarımı sıkub avuçlarımı kıbleye çevirerek yere koyarım. Ellerimin arasını biraz açub alnım ile burnumu arasına yerin katılığını duyacak surette koyarım ve kollarımı yanlarından açık tutarak dirseklerimi de azacık yerden kaldırırım karnımı uyluklarıma dokundurmayacak kadar ellerim ile başımı ileride bulundururum. Ve ayak parmaklarımı, uçlarını kıbleye çevirerekdikerim. Ve burnuma bakarım. Bu hey’et üzre secdede üç kere (Sübhâne Rabbiyel âlâ)dedikten sonra (Allahu Ekber) diyerek kalkar (celse)ye otururum. Celsede birazdurub ikinci secdeyi de böyle yaparım.Ka’de-i ahîreyi şöyle yaparım:Son rekâtın ikinci secdesinden (Allahu Ekber)diyerek evelâ başımı, sonra ellerimi kaldırub parmaklarımı sıkmayarak uçlarını dizlerimle berâber gelmek üzre ellerimi uyluklarımın üzerine koyarım. Sol ayağımı yere yatırarak üzerine oturur ve sağ ayağımın parmaklarını                                          MA’LÛMÂT-I DİNİYE TEFRİKAMIZIN 27.28.29. SAYFALARI-27-secdedeki gibi dikerim  ve kucağıma  bakarım. Ka’de-i ahîrede sırasıyla (Ettahiyât) ileSalâvât dualarını ve diğer du’âyı okuduktan sonra etrâfıma selâm vererek namâzdan çıkarım.Ka’de-i ûlâda dahi böylece oturub yalnız (ettahiyât)okurum.Namâzdan selâm ile şöyle çıkarım.Ka’de-i ahîrede duayı okuduktan sonra yüzümün beyazı görünecek kadar başımı,aşağı yukarı eğmeden evvela ağ ve sonra sol tarafa döndürüb  omuz başlarıma bakarak her ikisinde de (esselâmualeyküm ve rahmetullah) derim. _______________ SÜALLERTahrîmeyi nasıl yaparsınız? Kıyamı, kıra’eti, rükû’u, kavmeyi, birinci secdeyi, celseyi,İkinci secdeyi ,ka’de-i ahîre ve ûlâyı, selâmı nasıl icrâ edersiniz? _____________________BEŞ VAKİT NAMÂZIN FARZ VE SÜNNETLERİNİN       REK’ATLARINamâz rek’atlardan teşekkül eder. Her rek’atta kıyâm ve kıra’et ile bir rükû’ ve iki secde vardır. İki rek’atlı namâzlarda bir ka’de ve üç, dört rekâtlı namazlarda iki ka’de vardır.Sabah namâzı dört rek’attır: Evvelce kılınan iki rek’at sünnet-i müekkede ve sonra edâ olunan iki rek’at farzdır.Öğle namâzı on rek’attır: Evvelâ kılınan dört rek’at sünnet-i müekkede ve sonra edâ olunan dört rek’at farz, daha sonra kılınan iki rek’at sünnet-i müekkededir.İkindi namâzı sekiz rek’attır: Evvelâ kılınan dört rek’at sünnet-i gayr-ı müekkede ve sonra edâ olunan dört rek’at farzdır.Akşam namâzı beş rek’attır: Evvelâ edâ olunan üç rek’at farz sonra kılınan iki rek’at sünnet-i müekkededir.Yatsu namâzı on rek’attır,(vitr) namâzıyla on üç rek’at eder.-28-evvelâ kılınan dört rekât sünnet-i gayr-i müekkede ve sonra edâ olunan dört rekât farz, farzdan sonra kılınan iki rekât son sünnet-i müekkede en sonra edâ olunan üç rekât vâcib olan “vitr” namâzıdır.Üç ve dört rekâtlı farzların birinci ve ikinci rekâtlarında sure-i Fâtiha’dan sonra “zam -ı sûre dediğimiz bir sûre veyâ âyet-i kerime okunur. Üçüncü ve dördüncü rekâtlarında yalnız (Fâtiha) okunub başka bir sûre veyâ âyet-i kerime zam olunmadan rükû’a gidilir.İki rekâtlı farzlar ile sâir namâzların her rekâtında hem Fâtiha ve hem (zam-ı sûre ) okunur.Ancak sâlât-ı vitrin üçüncü rekâtında fâtiha ve zam-ı sûreden sonra rükû’a gitmezden evvel iftitâh tekbîri gibi eller kaldırılarak bir tekbîr alınub eller bağlanır ve “kunut duası,nâmiyle bir duâ okunur. Sonra rükû’a gidilir.Vitr namâzında “kunut” içün bir duâ okunmak vâcib olub bilhâssa şu duâyı:“Allâhümme innâ nesteînüke ve nestağfirüke ve nestehdîke. Ve nü'minü bike ve netûbü ileyke.ve netevekkelü aleyke ve nüsnî aleykel-hayra küllehû neşkürüke ve lâ nekfürük ve nahleu’ ve netrükü men yefcürük. Allâhümme iyyâke na'büdüve leke nüsallî ve nescüdü ve ileyke nesâ ve nahfidü nercû rahmeteke ve nahşa azâbeke inne azâbeke bilküffâri mülhık.”okunmak ayrıca sünnettir. __________________________          NAMÂZIN VÂCİBLERİNamâzın içinde vâcib olarak işlenen şeyler şunlardır:Namâza başlarken tahrîmeyi ( Allahu Ekber)lâfziyle yapmak, her rekâtta Fâtiha okumak, üçve dört rekâtlı farzların birinci ve ikinci rekâtlariyle sâir namâzların her rekâtında Fâtiha’dan sonra zam-ı sûre okunmak ,dört rekâtlı farzların iki evvelki rekâtlarını farz olan Kıra’ete ta’yîn etmek; sabah, akşam,  yatsu, Cum’a, bayram, terâvih , vitr namâzlarında imâm kIra’eti aşikâre okunmak, öğle ve ikindi namâzlarında gizli okunmak ,ta’dîl-i erkânı icrâetmek ya’ni rükû’ ve secdelerde kavme ve celsede  (Sübhânallâh )diyecek kadar durmak,Rükünleri tertîb üzre yapmak, ka’de-i evvelde ûlâdateşehhüd miktârı oturmak, ka’de-i ûlâ ve ahîrede-29-(ettahiyyât) okumak, bayram namâzlarının her rekâtında üçer kere tekbîr-i zevâit almak, kadınlardâimâ gizli okumak, îcâb etmiş ise secde-i sehiv yapmak, secde âyetini okuduktan sonra üç âyet daha okuyacak ise secde-i tilâvet etmek, vitr namâzında kunut içüntekbîr almak, ve kunut duâsını okumak namâzın kendi ihtiyârı ile ve selâm ile çıkmak _________________________ SÜALLERNamâzın vâciblerini söyleyiniz! ___________________________      NAMÂZIN SÜNNETLERİİftitâh tekbîrini alırken ellerini kaldırmak, birinci rekâtta iftitâh tekbîrinden sonra(Sübhaneke) ve ( Eûzü besmele) okumak, her rekâtta (Fâtiha) dan evvel (Besmele) okumak,kıyâmda sağ elini sol elinin üzerine koyub erkek ise göbeği altına kadın ise göğsüne koymak, Fâtiha’yı okudukca ve imamdan işittikce yavaşca (Âmîn) demek, bir farzdandiğer farza intikâl ederken (Allahu Ekber) demek, rükû’da ellerini dizlerine koymak ve parmaklarını açmak ve başıyla arkasını düz etmek, rükû’dan kalkarken imâm ise (Semiallahülimen hamideh)demek, imâma uymuş ise (Rabbenâ lekelhamd) demek, yalnız kılıyorsa bunların ikisini de okumak, rükû’da üç kere (Sübhâne Rabbiyel azîm) demek, secdede üç kere (Sübhâne Rabbiyel âlâ)demek, secdede alnı ile berâber burnu dahi yere dokundurmak ve elinin parmaklarını birbirine yapıştırmak, erkekler karınlarını uyluklarına yapıtırmayub kollarını dayere döşememek, erkekler ka’delerde sol ayağını üzerine oturub sağ ayağını dikmek ve parmaklarını kıbleye baktırmak, kadınlar iki ayağını sağ taraftan çıkarub sol tarafıüzerine oturmak, ka’de-i ahîrede salavât ile ed’iye-i me’sûreden bir dua okumak; imâmtekbîrleri ve tesmi’ ve selâmı cehr ile okumak, evvelâ sağa ve sonra sola selâm vermek.Namâzın müstehâb ve âdâbı da şunlardır:Müezzinin ikâmeti esnâsında (Hayyalesselatü) derken ayağa kalkmak, iftitâh tekbîrinde ellerinin başparmağını kulaklarının yumuşağına dokundurmak, kadın ise parmaklarını omuz TEFRİKAMIZ MALUMAT-I DİNİYE’NİN 30.31.32. SAYFALARI-30-başına kadar kaldırmak, sağ elini sol elinin üzerine koyub erkekler başparmağıyla küçük parmağını halka ederek bileğini tutmak, ve kalan üç parmağını kolun üzerine döşemek, kıyâmda secde yerine ve rükû’da ayağına ve secdede yüzüne ve ka’dede kucağınaselâm verirken omuz başlarına bakmak, secde ederken evvelâ burnunu ve sonra alnınıkoymak, önünden adam geçmek ihtimâli varsa önüne bir parmak kalınlığında ve bir arşunuzunluğunda bir şeyi dikmek. Buna “sütre “tâbîr olunur.          SÜALLER Namâzın sünnetlerini söyleyiniz! Namâzın müstehâb ve âdâbını söyleyiniz! Sütre ne demektir?        NAMÂZI İFSÂD EDEN ŞEYLERNamâzı ifsâd eden şeyler şunlardır: Sehven ya’ni unutarak yâhud âmden ya’ni bilerek farzlardan birini terk etmek bozduğu gibi namâza mütea’llık olmayan şeyleri yapmak ya’ninamâzda olan kimse bunu yapmaz diye hükm edecek şeylerden birini yapmak ile de namâz fâsîdolur. Meselâ: Bir eliyle bir kimseye urmak, başkasına selâm ve iltifât kasdıyla elini başa kaldırmak, iki harfli dahi olsa ma’nâlı, ma’nâsız kasden yâhud sehven söz söylemek,kendi işitecek kadar gülmek ,(eğer başkası işitecek kadar gülerse abdesti dahi bozulur),musîbet veya ağrıdan nâşi ah etmek, inlemek, ses ile ağlamak (eğer hakkorkusu veya zikr-i ahret içün ağlarsa fâsîd olmaz), sakız çiğnemek, bir rekâtta üç kere kıl koparmak, bir rekâtta el kaldırarak üç kere bir yerini kaşımak, bir rekâtta birdenbire iki saf kadar ileri yahud geri yürümek, göğsünü kıbleden çevirmek,ma’nâ bozulacak kadar Kur’ân’ı yanlış okumak , imâmdan ileri bulunmak, imâmdan evvelrükünlleri yapmak, kendi imâmından başkasının hatâsını söylemek, kasten selâm vermek(sehven verse secde-i sehiv lâzım olur), kendi imamının cema’atinde olan kadının yanında yahud arkasında durmak, bir şey yemek ve içmek ağzında bulunan bir şeyin tatlısını  -31-yutmak, özürsüz garaz-ı sahîhi yok iken öksürmek gibi şeyler namâzı ifsâd eder.Namâz bozulunca vakit geçirmeyüb hemen yeniden kılmak lâzımdır.   SÜALLERNamâzı bozan şeyleri söyleyiniz?          NAMÂZDA MEHRÛH OLAN EF’ALNamâz Cenâb-ı Hakk’ı tâ’zîm içün bir ibâdet, bir emr-i ilâhî olduğundan namâz esnâsında mekrûh olan işlerden de sakınmak icâb eder.Namâzda mekrûh olan ef’al şunlardır; namâzda sünnet olan ef’ali terk etmek, sağınave soluna boynunu eğüb bakmak, yüzünü kıbleden çevirmek, büyük tanıdığı kimselerin yanına varamayacağı libâs ile kılmak, libâsla yahud başka bir şeyle oynamak, secde yerindentaş gidermek, parmağını çıtlatmak, elini yüreğine koymak, ha’lesiz adam yüzüne karşıkılmak, özürsüz bağdaş kurmak, esnemek(eğer def’ine kâdîr değilse eliyle ağzını kapamalıdır),geğirmek, zarûretsiz boğaz ayıklamak, ha’lesiz kabre karşı, ateşe karşıkılmak (muma ve kandile karşı kılmak da kerahât yoktur) elbisesinde namâz kıldığı yerin her ne tarafında olursa insan veya hayvan yahud salîb resmi bulunmak (ayak altındaveya arkasında veya oturduğu yerde veya bedeninde veya hâteminde  yahud kesesinde olub görünmezse,yahud gâyet küçük olub âzâsı belli olmazsa yahud başı mahv edilmiş veya kesilmişolsa beis yok ise de bulundurmamak evlâdır),kollarını kaftanın kulağından çıkarmak,iki ökçesi üzerine oturmak, gözünü yummak, tekâsülünden nâşi başı açık kılmak,secde ve ka’delerde elinin ve ayağının parmaklarını kıbleden eğmek, önünde açık yer var iken safın gerisinde yalnız kılmak, abdest bozmak sıkıntısı var iken kılmak, secdedebir ayağını kaldırmak, imâmdan evvel rükû’a ya secdeye gitmek yahud bunlardan başını kaldırmak, başındaki fes yahud sarık üzerine secde etmek, secdeye inerken özürsüz  -32-ellerini dizlerinden evvel yere koymak, kalkarken dizlerini evvel kaldırmak, rükû’ ve sücûddatesbîhlerini üçten noksan yapmak, özürsüz yere yâhud dıvara dayanmak, yalnız kılarken kadın ile berâber durmak, önünden adam geçmek ihtimâli olan yerde (sütre)yi terk etmek,namâzda özürsüz alnından toprak silmek, kasden bir sûre veya bir âyet atlamak, ikincirekâtda evvelki rekâtda okuduğunun yukarısından okumak ve ikincisinde evvelkinden üç âyet ziyâde okumak, imâm ardında kuran okumak, kâh sağına ve kâh soluna eğilmek; ayaküzerinde özürsüz a’sâya veyâ dıvara dayanmak, kollarını ve ayaklarını sığalı kılmak, âyet ve tesbîhleri parmağıyla saymak, bir ayak üzerine durmak, bir şey koklamak, üflemek,tükürmek, (eûzü, besmele,senâ, âmîn, tesbîh) leri cehr ile okumak,bunlardan başka namâzı bozmayub da ta’zîmi muhal olan her türlü ef’al mekrûhtur. SÜALLERNamazda mekrûh olan şeyleri söyleyiniz!  CEMA’ATLE NAMÂZIN HÜKMÜMü’minler kardeş oldukları cihetle bir birlerinin hallerini anlamak ve icâbındamu’avenet etmek üzre dâimâ birleşmeleri lâzımdır.İşte bunun içün beş vakit namâzı cema’atle edâ etmek sünnet kabilindendir. Beş vaktin farzlarında ve terâvih namazında erkekler hakkında cema’at sünnet-i müekkededir. Sünnet-i seniyenin enehemmiyetlisi cema’attir. Yalnız kılmanın üzerine (yirmi yedi) kat fazîleti vardır. Her temiz olan mahalde gerek yalnız ve gerek cema’atle namâz kılınabilir. Şa’âir-i İslâm’dan olduğu cihetle mescidin ve cema’atinin fazîleti ziyâdedir.Mescid ve cami’- i şeriflerde ön tarafta imâmın namâz kıldırdığı yere (mihrâb) ve Cuma’ ve bayram namâzlarında hatîbin çıkub hutbe okuduğu merdivenli yüksek mevki’e (minber)ve va’z u nasîhât edenlerin çıkub oturduğu yüksek mahalle (kürsü)ve mescid-i şerifin-33-hâricinde ve itisâlinde müezzinlerin çıkub da ezân okuduğu pek yüksek yere de (minâre) ta’bîrolunur.Âkil ve baliğ ve hür olub cema’ate kudreti var iken özürsüz cema’ati terk etmek âdeti olan kimse ta’zîre  müstehak olur. Hâkim huzurunda şahâdeti red olunur. Bu hâli bilenkomşuları sükût edüb haber vermemeleriyle günahkâr olurlar. ______________    SÜALLERCema’at nedir? Ne içün sünnet olmuştur: Hangi namâzlar içün sünnettir? Cema’atin fazîleti nasıldır?Terkinde ne gibi mazarratlar vardır? Cami’-i şeriflerin mihrâbı, minberi, kürsüsü, minâresi neresidir? ____________________İMÂM VE MUKTEDÎNİN AHKÂMINamâzda imâm olacak kimsenin fevahiş-i zâhireden müctenib ve i’tikad-i ehl-i sünnet ilemu’tetekîd olması  , namâzın sıhhat ve fesâdı me’selelerini bilmesi, Kur’an-ı Azîm üşşan’ın kıra’etini ve harflerin maharic ve sıfâtının sûret-i icrâsını ehîl ve erbâbından öğrenmiş bulunması lâzımdır.Lâkin bunları az bilen kimse kendisinden daha az bilenlere imâm olabilir. İmâmın erkek cema’ati hakkında imâmete niyet etmesine hâcet yoktur. Ancak imâmınarkasında kadın cema’ati de bulunduğu takdîrde imâmete niyet etmelidir. Eğer imâm (Bana tâbi’ olanların imâmıyım)diye imâmete niyet etmezse kadın cema’atinin namâzı sahîh olmaz.Namâzda imâma uyan cema’ate (muktedî) ta’bîr olunur. Namâzı yalnız kılana da  (musallî )derler.Cema’atle namaz kılınacağı zaman müezzin tarafından ikâmet olunnunca (hayyalessalâh)denirken cema’atin ayağa kalkması müstehabtır.İmâma uyan bir erkek ise sağ tarafına berâber durur. Soluna veya ardınadurması mekrûhtur. Bir kadın yâhud iki veya daha ziyâde erkek ise imâmın ardına dururlar.İmâm, safları düzeltmelerini ve aralarındaki boşlukları doldurmalarını cema’ate emreder.Muvazzah Ma’lumât-ı Diniye -34- (kadı kâmetis selâh) denirken imâm ve cema’at tekbîr alarak namâza başlarlar. İmâm iftitâh tekbîrinde ve intikalât tekbîrlerinde ve rükû’dan kalkarken (tesmi’)de ve selâmda cema’ati işitecek kadar sesini kaldırması sünnettir. Cema’at çok olub da imâmın sesi kifâyet etmez ise müezzin tekbîrlerini ve tesmi’ yerine tahmîdi ve selâmı teganni yapmayarak yüksek ses ile tebliğ eder. Müezzin lüzumundan ziyâde bağırırsa kerâhati vardır. Ve nağme san’ati icra etmek içün bir takım nağmât ile meşgûl olursa namâzı fâsid olur. Eğer kılınan namâz sabâh, akşam ve yatsu, Cuma’, bayram, vitr, terâvih namâzları ise bunlardan akşam ve yatsu namâzlarının birinci ve ikinci rekâtlarında ve diğerlerinin her rekâtında imâmın(fâtiha)ve zamm-ı sûreyi cema’ate göre cehr ile okuması vâcibdir. Öğle ve ikindi namâzlarında ise gizli okuması vâcibdir. İmâm rükünlere intikal ettikce cema’atin dahi imâma tâbi’ olmaları farzdır. Yalnız Kıra’etde tâbi’ olmayub imâm sesi ile okuyor ise dinlerler. Gizli okuyor ise sükût ederler. Tekbîr ile tesbîh ve duâları herkes kendi işiteceği kadar okur. Ancak rükû’dan kalkarken imâm (semi’allahhulimen hamideh) ve cema’at (Rabbenâ lekelhamd ) der. Bunlardan birinciye (tesmi’) ikinciye(tahmîd)denir. Selâmdan sonra imâm biraz sağına yâhud soluna gelerek ve cema’at dahi safı bozarak farz kıldıkları yeri değiştirirler. __________ SÜALLER İmâm olan kimse nasıl olmalıdır? İmâmın cema’at içün niyet etmesi iktizâ eder mi? Muktedî ve musalli ne demektir? İmâm ve cema’at namâza nasıl başlarlar? İmâm hangi namâzlarda cehr eder? Hangilerinde ihfâ eder? Muktedînin imâma nasıl tâbi’ olacağını beyân ediniz! Selâmdan sonra ne yapılır? -35- MUKTEDÎ HAKKINDA BA’ZI ÎZÂHÂT Cema’atle farza başlanmazdan mukaddem bir kimse o farza yalnız başlamış olsa birinci rekâtın secdesine varmamış ise ayakta olarak bir tarafına selâm ile namâzdan çıkub İmâma uyar. Birinci rekâtın secdesine varmış ise o kılınan farz dört rekâtlı ise İki rekâtını tekmîl edüb teşehhütten sonra selâm verir ve imâma uyar. Eğer Üçüncü rekâtın secdesini yapmış ise artık kendi namâzını tamam eder. Sabah ve akşam namâzlarında ikinci rekâtın secdesine varmadıkça namâzını bozub İmâma uyar. Öğle ve yatsu namâzlarında nâfile olarak imâma uyabilirse de sabah ve ikindi ve akşam namâzlarında nâfile olarak uyulmaz. Cema’atle farza başlanmazdan evvel sünnete başlamış olan kimse sünneti bozmayub kıldığı rekâtı çiftleştirerek teşehhüt ettikten sonra selam verüb imâma uyar. İmâma iftitâh tekbîrinde yetişen kimsenin (sübhâneke)yi okuması sünnettir. İftitâh tekbîrine yetişemeyen kimse imâmı kıyâmda bulursa imâm cehr ile okumadığı surette İftitâh tekbîri alub yine(Sübhâneke)yi okur. İmâm cehr ile okuyor ise dinlemek lâzımdır. İmâmı rükû’da bulursa (Sübhâneke)yi okuyub da rükû’da yetişeceğini aklı keserse (Sübhâneke)yi yine okur. Aklı kesmezse okumayub hemen rükû’a gider. İmâmı birinci secdede bulursa yine böyle hareket eder. İkinci secdede bulursa iftitâh tekbîrini alub hemen secdeye giderek imâma uyar. Rükû’un bir miktârını olsun imâm ile berâber yapamayan kimse o rekâta yetişmiş sayılmaz. Muktedî her kaç rekâte yetişememiş ise imâm selâm verdikten sonra kalkub onları kılar. Eğer bir rekâta yetişememiş ise tekbîr alarak kalkınca “Sübhanke”yi okur. ve eûzü besmele ile Fatihâ ve zam-ı sûreyi de okur. Ve rükû’ ve secdelerden sonra oturub ka’de-i ahîresini icrâ eder. İki rekâte yetişememiş ise yine böyle başlayub birinci rekâtın ikinci secdesinden sonra doğru ikinci rekâte kalkar ve besmele ile Fâtihâ ve zam-ı sûreyi okuyarak namâzını ________________Devam edecek…ŞAKİR ALBAYRAKEMEKLİ EDEBİYET ÖĞRETMENİ